Ateşböceklerinin Mezarı anime



Ateşböceklerinin mezarı... Bugüne kadar izlediğim ve etkisinden yıllar boyunca çıkamadığım, uzun yıllar boyunca da çıkamayacağım tek anime film. Bende bıraktığı etkisinden daha çok filmin kendisinden bahsetmek istiyorum. ^^ 

📌BU YAZI BİR İNCELEME YAZISIDIR. SPOİLER TABİKİ DE VAR! ÖNCE İZLEMENİZİ TAVSİYE EDERİM. İZLEME LİNKİ YAZININ SONUNDA MEVCUT.📌
🌼
Studio Ghibli'nin ilk yapımlarından biri olan ve gerçek bir hikayeye dayanan Ateşböceklerinin Mezarı animesi birçok filmde de gördüğümüz çember olay örgüsü ile başlıyor. Bilmeyenler için ya da henüz dikkatini çekmemiş olanlar için çember olayından biraz bahsetmek istiyorum... Teknik olarak bir ismi var mı bilmiyorum fakat biz kendimizce bu şekilde adlandırıyoruz bu durumu. Çember den kastım, film sonuç olan bir olay ile başlayıp bize bu sonuca gelene kadar olan olayları, neden bu duruma düştüğünü anlatıp yine bu sonuç olay ile bitmesidir. Yani aslında en başta duyduğumuz replikler sonda duymamız gereken repliklerdir. İşte Ateşböceklerinin Mezarı anime filmi de bu şekilde başlıyor. 

Ateşböceklerinin Mezarı anime

Seita..
Bir abi. Bir ebeveyn. Küçük yaşlarda olmasına rağmen savaşın onun omuzlarına yüklediği sorumlulukları üstlenmek zorunda kalmış bir birey. Kendisi ve küçük kız kardeşi için en doğru kararları almaya çalışan fakat en nihayetinde bir çocuk olan Seita..  Savaş onun çocukluğunu elinden almıştır aslında. Okula gitmesi gereken yaşta ağır sorumluluklar üstlenmiştir.

Gitme. Benimle kal. Beni yalnız bırakma. 

Babası orduda görev yapmaktadır ve bir saldırı sonucunda feci bir şekilde annesini kaybetmiştir. En sonunda teyzesinin yanında kalmaya başlamışlardır fakat burada kardeşi ile pek rahat edemedikleri, kendilerini yük olarak hissettikleri ve aslında teyzelerininde onları yanlarında tutmaktan pek memnun olmadıklarını anladıkları için kardeşini de yanına alarak bir sığınakta yaşamaya başlarlar.. 

Ateşböceklerinin Mezarı anime

Burası aslında kapısı dahi olmayan minik bir sığınaktır. Bundan sonra savaş son bulana kadar burada kalacaklardır. Fakat hiçbir şey savaştan öncesi kadar renkli ve mutlu kalmayacaktır...

Ateşböceklerinin Mezarı anime

Anime de savaştan daha ziyade savaşın halk üzerinde özellikle de çocuklar üzerinde bıraktığı ağır yıkımlara yer verilmiştir. Çaresizliklere, ümitsizliklere, yıkılışlara...

Ateşböceklerinin Mezarı anime

Anime boyunca yer verilmiş olan ateş böcekleri ve meyveli şeker imgeleri son derece başarılıydı.

Şimdi asıl ilginç olan ve aslında benim de bu yazımda bahsetmek istediğim konuya geçelim. 

Yatma zamanı. Tamam mı?

Yukarıda gerçek bir hikayeye dayandığından bahsetmiştim zaten. Hikaye Akiyuki Nosaka' ya ait. Aslında bir kısmı kendi yaşantısı. Şöyle ki Akiyuki bir ailede evlatlık olarak büyümüştür.  Kız kardeşlerinden biri malnütrisyon ( yetersiz beslenme) sonucu ölmüş ve üvey babası 1945 Dünya Savaşı'nda Kobe'nin bombalanması sırasında ölmüş. başka bir kız kardeşi de yine malnütrisyondan ölmüş. Buraya kadar olan kısım ateş böcekleri mezarlığı'nda neredeyse aynen anlatılmaktadır. Üvey aile yanında yaşamanın zorluğu, malnütrisyonun nasıl olduğu vs.
Ateşböceklerinin Mezarı anime

Bu öykünün sahibi olan Akiyuki genellikle savaşı anlatmakta, savaşın çocuklar üzerindeki yıkımından bahsetmektedir. Bunun yanısıra genellikle savaş karşıtı konuşmalar da yapmıştır. 2003 yılında bir felç geçirmiş, 2009 yılının sonlarında vefat etmiştir.

İkinci ve bence en acı verici olay ise aşağıdaki fotoğraf ve onun hikayesidir.

Ateşböceklerinin Mezarı anime

Amerikalı bir fotoğrafçı olan Joe O'Donnell tarafından 1945 yılında çekilen bu Japon çocuğun ismi bilinmiyor. Fakat onun hakkında anlatılanlar oldukça duygusal.
Amerikalı Joe aslında Hiroşima ve Nagasaki yıkımlarını fotoğraflama bahanesi ile Japonyaya gönderilmiş bir ajandır. Etrafta yanmış insan ve çocukların cesetlerinin bulunduğu bu ortamda 9 aydan fazla kalmıştır. Bu fotoğrafı da o zaman çekmiştir. 
Joe O'Donnell bir röportajında şehirde yaşanmış olan yüzlerce ölüm sonrasında çoğu yetim olan erkek çocukların, kardeşlerini sırtında taşıdıklarını, bu görüntünün artık orada normalleştiğini söylemiştir. Fakat bu resimdeki çocuğun durumu biraz daha farklıdır. Diyerek sözlerine devam etmiştir... 

Ama bu çocuk farklıydı. Ayakkabıları yoktu. Yüzü son derece ciddiydi. Sanki ağlamamak için alt dudağını ısırıyordu. Sırtındaki bebeğin başı uyuyormuş gibi geriye doğru yatmıştı. Çocuk beş yada on dakika bu şekilde hazır ol vaziyette durdu. Sonra çocuğun baktığı taraftaki krematoryumdaki (ölülerin yakıldığı yer) bazı erkekler ona yaklaştı ve bebeği çocuğun sırtından aldılar. İşte bebeğin ölü olduğunu o an anladım. Adamlar bebeği son yolculuğuna uğurladılar. Çocuk ise hiç hareket etmeden alevlere bakıyordu. Alt dudağını o kadar sert ısırıyordu ki neredeyse kanayacaktı. Alevler sona erdiğinde çocuk sessizce döndü ve uzaklaştı.
 
Ateşböceklerinin Mezarı anime

İşte bu hikaye, beni en çok etkileyen şeylerden birisiydi. Gerçekten böyle bir çocuğun varlığı.. Böyle acımasızca hayatının mahfedilmesi.. Hem de dünyalık mevzular için.. Gerçekten söylenebilecek söz yok.
Yıllar önce yapılmış bir yapım olmasına rağmen bence yapıldığı zamanı aşmış bir anime. Çünkü günümüze baktığımızda da aynı olaylar halen yaşanmakta... 
İşte bence bu animeden çıkarmamız gereken en önemli şey de biz izleyicilerin bundan ders alıp empati yapmamız ve insanları bu durumlara sokmamak için elimizden gelen her şeyi yapmamızdır. 

Şöyle ki bu anime filmin bir de film versiyonu var. Fakat ben böyle live-action yapımlarında olayların değiştirilmesini ya da kırpılmasını sevmem. Filmde de - bence en önemli olay olan - başlangıçtaki Seita'nın metro istasyonunda olduğu kısım ve dolayısıyla oradaki replikler kırpılmış. Ben bu kısım olmadan filmi çok da duygusal bulamadım. Tabi yine de güzeldi ama bence olay örgüsü olarak anime olan çok daha iyi. İzlemek isteyebilecek olanlar için bu bilgiyi de eklemek istedim. 😊


Ateşböceklerinin Mezarı anime


Son olarak şunu da eklemek istiyorum ki dinimizde haksız yere bir toplulukla savaşmamak emredilmektedir. Savaş sadece bize ve dinimize karşı çıkanlar ile yapılır ki bu savaş esnasında asla masumlara, çocuklara, kadınlara yani savaş dışındaki halka zarar verilmez. İslam'da böyle bir zulüm asla yoktur ve kabul edilemez. 

Neden ateş böcekleri bu kadar çabuk ölmek zorunda?!

Animeyi izlemek isteyen olursa diye link bırakmak istedim. Aşağıdaki link yazısına tıklayarak izleyebilirsiniz. Bence hiç durmayın ve izleyin 😉 Kaliteyi düşük bulursanız internette adını aratarak daha kaliteli halini bulabilirsiniz. ^^

Ateşböceklerinin Mezarı anime

Ahh bu son😅 Bunu söylemesem olmaz..
Bir sayfada Hotaru No Haka animesinin renk dengesinden, renklerin bize vermek istediği mesajlardan bahsedilmiş. Bu yazıyı okuduktan sonra anime bana daha bi anlamlı geldi. Bunu da okusanız güzel olur.

Nazım Hikmet'in yazfığı ve Fazıl Say'ın bestlediği şu eserin, yazının sonuna iyi gideceğini düşünüyorum. 🤗
👇


Ateşböceklerinin Mezarı anime

Ateşböceklerinin Mezarı anime hotaru no haka